4 Kasım 2009 Çarşamba

BAŞINDAN BERİ AYNI

BAŞINDAN BERİ AYNI

“Kaptan saat 2’de denizdeki tekneye atlıyıp bir süre sonra sahile varcaz. Sonra ordaki ormanlık alanı kullanıp hemencecik.....?”

-Annneeeeeee , anneeeee, sarı üstüm nerde ? ormanlık alanda saklanmam lazım yaaa..

-....-Anneeeeee!!

-YATAĞIN ALTINA BAK OĞLUM..... bu çocuk beni öldürecek Aysel’cim off....

-Buldum!!

-Hah nerde kalmıştık, ormanı geçince, orda bir kilise görcen tamam mı?

-.... Kilise ne ya?

-Ya böyle ev gibi ama alamanyadakilerin camisi gibin.

-Namaz mı kılıyorlar orda?

-... Evet sanırım..

-Ölüde yıkıyorlar mı?

-Ya kızım nerden biliyim bende televizyonda gördüm. O kadar bakamadım içine ama kocamandı !! Neyse sen kiliseyi gördün mü ilerde onu söylesene?

-... Gördüm hadi..

-Tamam sonra ben süper zıplamamla onun çatısına çıkıyorum . Sende o sıra şey yapıyorsun , şey... ıhhh... öyle bekliyon orda tamam mı?

-Tamam...

-Şimdi ben kötüleri arıyorum... Sessiz ol burası çok tehlikeli....

-.....

-....

-.....

-....

-Harun allah belanı versin in o dolabın üstünden babana söylicem seni döver bak ... in diyorum eşek oğlu eşek!!

-Ya tamam iniyom anne ya lütfen babama söyleme lütfen...

-Eşek görürsün sen akşam ... Çık dışarı.. Sende uyma Işıl’cım buna delinin teki ya...Babası kılıklı ne olacak ..

-Gel Işıl aşağıda bişey göstercem sana ben.J

-Senin baban çok mu güçlü seni dövüyor..

-Tabi kızım benim babam fabrikada çalışıyor ...Senin baban ne iş yapıyor?

-Asker benim babam.

-Ohaa silahı var mı?
-Var ama bana göstermiyo tehlikeliymiş..

-Tüh ya ... ben sana bir şey deyim mi , babanın silahı olmasa benim babam senin babanı döverdi biliyor musun!

-Hiçte bile benim babam asker silahı olmasa da döver herkesi tamam mı!!

-Dövemez ki dövemez ki dövemez ki

-Döver döver döver ..

-Ya kızım bak beni sinirlendirme seni cehennem ateşlerine atarım..

-Babam kurtarır ki beni.

-Bir kere orası sonsuz kadar sıcak , kurtaramaz seni..

-Yaaa....

-Tabii yanarsınız siz..

-..... ühhüüühhhüüühüühühühühühühühüüüüüüü...nıff nıff...ühhüüüüü.

-Sus kız annem duyacak.. Ya ben aşığım sana ağlama yaaa... Annem duycak..dövecek babam beni...

-.nıff nıff....uff...Aşık mısın bana?...

-....Evet....(koşar kaçar gider..)

-JJJ( babasını bile satar...)

Andaç TEMEL

20 Şubat 2009 Cuma

BÜTÜN ENGELLERE İNAT



Bütün küresel ısınma ve hava kirliliğine inat gökyüzünde binlerce yıldız var. Ay hilal dönemine henüz girmekte. Sabah 4 suları, güneş dogmadan önceki karanlıktayız. Yemyeşil çimlerin üzerine uzanmış gencimiz yıldızları seyretmekte. Kulağında bir ezgi, eşlik ediyor ıslığı ile aynı anda:’I love you baby...’. Sol tarafında hafif dalgalı bir deniz var. Dalgaların sesi kulağındaki kulaklıktan olsa gerek az gerip geliyor:’gulup gulup...!’. Sağ tarafında ise; bu sefer sonbahara inat , yemyeşil bir dağ uzanıyor. Sanki göz ucuyla bir geyiği görüyoruz gençle beraber. Güneş tüm göz alıcılığı ile doğuyor bir anda. Tam şarkı değişirken mp3 çalarında, bir ses ile irkiliyor gencimiz:
“Bugün nerelerdeydin bebeğim?”
Yüzündeki gülümseme ile aşağı deniz kenarına bakıyor gencimiz. Belki de onun bu kocaman dünyasındaki tek gerçek güzellik aşağıda gördüğü kız.”Canan”. Koşarak , hatta biraz yuvarlanarak ,tenini çizen dikenlere aldırmadan deniz kenarına iniyor gencimiz. Anlık bir bakışma olur ya sonra film kopar hani, aynı öyle bir şekilde klasik sahneleri aratmayacak bir olay oluyor. Canan’ı , bir tanesi, ateşli bir öpücük konduruyor gencimize tüm izleyen gözlere inat bu sefer. Sonra bilekliğini çıkarıyor Canan ve gencin bileğine takıyor.
Aynı anda , tepenin arkasından gri takım elbiseli bir adam çiftimizi gözetliyor. Canan , takım elbiseli adamdan habersiz eğilip kulağına fısıldıyor gencimizin:
“Sen oldukça,ben burdayım...”


Saat 6:45. Hastane odası. Kapı açık, tavandaki fosforlu yıldız ve ay figürleri ışığını kaybetmek üzere. Yatak , yatakta yemyeşil nevresimler, içinde 30’lu yaşlarında bir adam. Açık kalan radyodan duyulan bir klasik “I love you baby...”. Yatağın solunda bir damacana sebili. İki dakika ara ile “gulup gulup” bir ses çıkarıyor. Sağ duvarda bir manzara resmi, içinde bir geyik. Işık yanıyor, hemşire içeri giriyor:
“Bugün nasılsınız Berat bey?”
Belki de bu küçücük odadaki tek gerçek ve güzel ses. Hemşirenin yaka cebine işlenmiş bir yazı: ‘Canan tekstil ve ltd’. Göz reflekslerini kontrol etmek için yaklaşıyor hastaya hemşire, bir an kalıyor o yakınlıkta. Sonra çıkarıyor cebinden iğnesini ve hastanın bileğinde ki damar yolundan ilacını enjekte ediyor.
Koridordan geçen gri elbiseli hasta bakıcı kapıdan içeri başını uzatıyor ve konuşuyor gülerek: “10 senedir komada yatan bir adama , sabah sabah nasılsınız denir mi?”. Hemşire hiç aldırmadan dönüyor hastasına , hafif yandan bir gülümseme ile:
“Siz ölmedikçe , ben burdayım...”

18'in laneti

NE KADAR 18 ŞUBAT'TA KOYMAYA ÇALISSAMDA 18'in LANETİ İLE 21'e SARKAN 18 SATIRLIK YAZI:D:D

Bir ağustos ayının 18’inde en büyük ölüm tehlikemi geçirdim , ki daha gözlerimi bile açamamıştım hayata,

Eylül ayının 18’inde çıktım ilk defa, hiç sevmediğim bir kızla,

En sevdiğim kız ve aynı zamanda en çok üzen kız ise yine bir ağustosun 18’inde doğmuştu,

İlk defa deliler gibi sarhoş olupda rezil olmuşluğum yine bir kış ayının 18’ine denk gelmektedir,

Hayatımın en boktan senesini geçirdim 18 yaşımda,

18 yaşıma girmeden önceki son ayın 18’inde yine ağladım hiç ağlamadığım kadar,

Ve yine bir insanın hayatını 18’imde mahvetmeye karar verdim,

18 yaşımda hayatımda ilk defa sınıfta kaldım,

18 kişinin unutmadığı bir organizasyonu unutarak en büyük utancımı yaşadım yine hayatımda,

Saat 18:00 da geldim bu boktan hayata,

Muhtemelen gene saat 18:00 da veda ediyor olacağım düzene girmiş bir hayata,

18’de bir ihtimal varken kaybetmeme tavlada gene o ihtimali tutturdum hep,

18 yaşımda kaçırdım ayağıma gelen sonsuz mutluluk fırsatlarını,

18 parçası olan kekte yine en sevmediğim parçayı yemek zorunda bırakıldım hep,

20 defa yazmam gereken bir ödevi 18 defa yazarak azar yedim 4. sınıfta ilk ingilizce öğretmenimden,

18. sırada olmam yüzünden ,geç kaldım bankadaki sırada,

3 madde daha bulup 18 olmadan 19 maddeyle bitirmek istediğim bir yazı düşündüm bu satırda ama

18’in lanetini yazdığım bir yazıda bile 18 satır yazarak yine lanete gitmekten kaçamadım....

BİTTİ